Çevgan Nedir ?
Kralların oyunu çevgân; Babürlüler’in Hindistan’ı ele geçirmesi sürecinde bu bölgede yayılmaya ve İngilizler’in 19. yüzyılda Hindistan’ı işgal etmesinden sonra da Avrupa’da görülmeye başlamış ve akabinde “polo” adıyla dünya çapında bir üne kavuşmuştur. Günümüzde yaygın bir kullanıma sahip olan “polo” ismi, bu sporla tanışan İngilizlerin; Hintlilerin kullandığı “sağol kangei” sözcüğü yerine Tibetçe “top” anlamına gelen bolo/puludan sözcüğünü tercih etmeleri ile ortaya çıkmıştır.
Polo sporunun tarihî kökeni hakkında araştırma yapan Batılı araştırmacılar, konargöçer yaşam kültürüne sahip olmasının yanı sıra fetihçi bir karakteri de bulunan Türklerin; bu sporun Türkistan bozkırlarından Avrupa içlerine kadar ilerlemesindeki rolünü, bilinçli ve sistemli bir şekilde görmezden gelmektedirler. Ancak, Firdevsi’nin M.Ö 600 yılında Türklerin Farsları bir çevgân/çavulgan karşılaşmasında yendiğini aktardığı bilgiler, dünyanın sayılı polo kuruluşlarının resmi sitelerinde kendisine yer bulabilmektedir. Batı, her zaman olduğu gibi kendi içinde yine çelişmektedir.
Oysaki çevgânın Türkistan’da doğup dünyaya yayıldığı, tarih boyunca birçok medeniyet tarafından kabul görüp oynandığı tarihî delillerle sabittir. Firdevsi’nin “Şehname” isimli eserinde Keyaniyan aşiretinden Siyavuş’un Türk hükümdar Efrasiyab’ın yanına çevgân oynamaya gittiğinin anlatılması, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından sadeleştirilip “Çocuklar İçin Kutadgu Bilig” ismiyle yayımlanan Yusuf Has Hacip’in başyapıtı Kutadgu Bilig’de elçilerin sahip olması gereken özellikler arasında çevgân oynamayı bilmeleri gerektiğinin belirtilmesi bunun açık ispatlarıdır.
Yazımıza esin kaynağı olan hadise ise uzaya çıkan ilk Amerikalı olan Alan Shephard’ın, daha sonra gerçekleştirdiği ay görevi esnasında golf oynamasıdır. Böylece Türk atlı sporu olan çevgândan türetilen golf, ay yüzeyinde denenen ilk spor dalı olmuştur. Ayrıca Shephard’ın vuruş yaptığı golf topları, hâlen bulunamamıştır.
Çevgan Nasıl Oynanır ?
Oyunun nasıl oynandığına ilişkin bilgileri, öncelikle, Kaşgarlı Mahmud tarafından kaleme alınan Divânü Lugati’t-Türk veya Evliya Çelebi’nin yazdığı Seyahatname isimli şaheserlerden birinden aktarmak doğru olur. Her iki kitapta da yazılı olan bilgiler birbirine çok yakındır. Çevgân, köken itibariyle çevirmek anlamına gelmektedir. At üstünde oynanan oyunda oyuncular iki takım hâlinde mücadele eder ve ucu eğri bir sopa yardımıyla topu, dikilen iki direk arasından geçirmeye çalışırlar. Kaşgarlı Mahmut, çevgânın bir savaşa hazırlık sporu olduğunu belirtmiştir. Aktarılan bilgilere göre; Türklerde çevgânla kılıç, ciritle de mızrak talimleri yapılırdı.
Çevgân, 240 metre uzunluğunda ve 140 metre genişliğindeki düz bir arazide at üstünde oynanır. Bu oyunda at ve oyuncu bütünleşmesi çok önemlidir. En az dörder ya da altışar kişilik iki takımla oynanabilirken sahanın büyüklüğüne göre bu sayı, takım başına 50 kişiye kadar yükselebilmektedir. Oyunun amacı, akçaağaç budağından veya çakıl taşına pirinç samanı sarılıp üstü deriyle kaplanarak yapılan topu çevgân ismi verilen ucu eğri bir-bir buçuk metre uzunluğundaki sopalar yardımıyla rakip takımın kalesine sokmaktır. Rakibin atına çarpmak, rakibin eline vurmak, rakibe temas etmek gibi davranışlar kurallara aykırıydı.
Atın, teknolojik gelişmelerle paralel bir şekilde kültürümüzdeki yerini kaybetmesiyle unutulmaya yüz tutan çevgân, günümüzde özellikle Azerbaycan’da yaşatılmaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda, Bakü’de birçok çevgân sahası kurulmuştur. Bu sahalarda düzenli olarak müsabakalar düzenlenmekte ve halkın yoğun ilgi gösterdiği atlı gösteriler sergilenmektedir. Çevgân / çavulgan, 2013 yılında “Azerbaycan geleneksel sporu Çevgân” şeklinde, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne girmiştir.
Çevgân, asırlar boyunca tarihin seyrini belirleyen ve birçok büyük medeniyet inşa eden Türk milletinin, Batı’ya “golf, polo” isimleriyle kazandırdığı kültürel bir değerdir.